Ekonomi, gerek üretici ve gerek tüketici olarak nüfusa, yani belirli bir yer ve zamanda yaşayan insan sayısına dayanmaktadır. Nüfusun yapısını etkileyen bir çok faktör olduğu gibi, nüfusun çeşitli yönlerden durumu da ekonomik yapıyı etkilemektedir Demografik verilere göre, azgelişmiş ülkelerdeki nüfus artış hızı gelişmiş ülkelere göre daha yüksektir. “Nüfusun en çok bulunduğu yaş grubu, üretken nüfusu kapsayan 15-64 yaşlan arasındadır. Üreticilik niteliğini henüz kazanamayan çocuk nüfusuyla, üreticilik niteliğini yitiren yaşlı nüfusu oranları, sadece tüketici olmaları bakımından, ekonomik çözümlemelerde çok önemlidir.Bakılmaya muhtaç olanların sayısındaki çokluk, bir ülkenin ekonomik durumunu güçleştirir. Tarihsel süreçte nüfus, insanların bir ürün fazlası elde etmeye başladıkları zamandan itibaren artmaktadır... Nüfus artışı ekonomik gelişmenin en önemli etmeni olduğu gibi, verimli olarak kullanma imkanlarının bulunmadığı hallerde ekonomik gelişmenin engeli de olabilir.” Son iki yüzyılda dünya nüfusu, bir dizi olumlu gelişmelerin (teknolojinin tarıma uygulanması sonucu besin maddeleri üretiminin artışı, tıp alanındaki buluşlar ve yaşam koşullarının düzelmesi nedeniyle çocuk ölümlerinin azalıp ortalama ömür süresinin uzaması gibi) etkisiyle hızla artmış, bu artış, özellikle azgelişmiş ülkelerde daha çarpıcı boyutlarda olmuştur. Bu verilerden hareketle, bir çok iktisatçı nüfus artışını olumlu ya da olumsuz bir durum olarak ele almışlar ve iktisat anlayışlarına uygun nüfus kuramları geliştirmişlerdir. Biz bu yazıda, nüfus konusundaki kuramlara da kısaca değinerek, genel olarak azgelişmiş/gelişmekte olan ülkeler açısından nüfus artışı ve bunun sonuçları üzerine bazı değerlendirmeler yapmaya çalışacağız.