Ticari kazancın hesaplanmasında “tahakkuk ilkesi” dikkate alınmaktadır. Tahakkuk ilkesi ile ifade edilmek istenen; gelir ve giderlerin tahsil edildikleri veya ödendikleri döneme bakılmaksızın, maliyet veya tutar itibariyle kesinleştikleri dönemin gelir ve gideri olarak dikkate alınması gerektiği hususudur. Durum bu şekilde olmasına karşılık bazı durumlarda tahakkuk ilkesi gereğince gelir hesaplarına intikal ettirilmiş tutarların daha sonradan tahsil edilebilme imkanı azalabilir hatta tamamen imkansız hale gelebilir. 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nda böylesi durumlarda oluşması muhtemel olumsuzların giderilmesi amacıyla tahsili şüpheli hale gelen alacaklara ilişkin karşılık ayrılabileceğine ilişkin hükümler yer almaktadır. Tahsili şüpheli hale gelen alacaklar için karşılık ayrılması hususu faktoring faaliyetinde bulunan işletmeler için bazı özel durumlar içermektedir. Sözleşmelerin rücu edilebilir veya rücu edilemez nitelikte olması bu duruma etki eden en önemli faktörlerden birisidir.
“Accrual basis”, which means that all income and expenses should be considered when they become absolute in terms of cost and amount without paying attention whether they are collected or paid or not, is taken into consideration when calculating commercial gain. Yet, the possibility of collecting the amount which had been considered as income earlier in accordance with “accrual basis” despite they had not been collected, may decrease even it may become impossible. There are some articles in Tax Procedure Law numbered 213 which enable taxpayers to execute provision for doubtful receivables in order to eliminate disadvantages like this. The issue of “provision for doubtful receivables” for factoring companies includes some peculiar conditions. Whether a factoring contract is revocable or irrevocable is one of the most important issue which determines the situation.