Küreselleşme ve uluslararası sermaye hareketlerinin yoğunlaşması, iletişim teknolojilerinde yaşanan gelişmeler ile kambiyo kontrollerinin azalması ülkelerin vatandaşlarının yabancı ülkelerde eldeettikleri tasarruf gelirlerini etkin bir şekilde vergilendirmesini güçleştirmiştir. Bu koşullar altında yetkileri ulusal sınırlarla çevrili olan vergi idareleri, tasarruflarını yabancı ülkelerde değerlendiren ve elde ettiği sermaye geliri üzerindeki vergi yükünü hafifletmeye çalışan, bu amaçla da yabancı ülkelerde elde ettiği sermaye gelirini gizleme eğiliminde olan vergi yükümlüleriyle karşı karşıya kalmışlardır. Bireylerin tasarruflarını sınır ötesi değerlendirme imkânlarının artmasıyla birlikte vergi idarelerinin karşı karşıya kaldığı uluslararası vergi kaçakçılığı, yükümlülere ait mali bilgilerin ülkeler arasında değişimine imkân tanıyan anlaşmalar ve düzenlemelerle önlenmeye çalışılmaktadır. Buna yönelik çalışmalardan biri de Avrupa Birliği’nin “Zarar Verici Vergi Rekabeti Uygulamaları” ile mücadelesinin bir sonucu olarak karşımıza çıkan Temmuz 2003 tarihli direktifidir. Avrupa Birliği kabul edilen bu direktifle birlik sınırları içinde yatırımcıların farklı ülkelerde elde ettikleri tasarruf gelirlerinin şahsilik ilkesiyle etkin bir şekilde vergilendirilmesini amaçlamaktadır. Bu çalışmada da 1 Temmuz 2005 tarihinden itibaren uygulanmaya başlanan direktif ile geçerli olan sistem tartışılacaktır.