I- ORTAKLIK HAKKI VE SERMAYE BORCU Şirket kurulurken ortaklar tarafından işletmeye tahsis edilen, işletmelerin ana sözleşmelerinde yer alan ve ticaret siciline tescil edilen, sermayeye iştirak tutarlarının toplamı şirket sermayesini oluşturmaktadır. Ortakların şirkete karşı sermaye borcu, kuruluşta ana sözleşmenin imzalanması veya kuruluşta veya sermaye artırımında ortaklar tarafından imzalanan ve icap niteliğinde bulunan katılma taahütnamelerinin veya noterden tasdikli mektubun kurucular veya yönetim kurulunca kabulü ile başlar, şirketin veya sermaye atrırımın tescili ile kesinleşir. Esas sermayeye tekabül eden payların muvazaadan ari olarak tamamen taahhüt edilmesi şarttır. Ana sözleşmede; şirketin esas sermayesinin miktarı,her payın itibarı kıymeti, ödeme süresi ve şartlarının belirtilmesi gerekir. Kuruluşta veya sermaye artırımında, nakdi sermayenin 1/4 ’ünün ödendiği veya şirket kuruluşunun tescil edildiği tarihten itibaren en geç 3 ay içerisinde, kalanının ise en geç 3 yıl içerisinde olmak üzere ne zaman ödeneceği belirtilir.(2) Ortakların sermaye olarak paradan başka iktisadi bir değer veya menkul mal konulması taahhüdünde bulunması durumunda, şirketin hükmi şahsiyet kazandığı tarihten itibaren onlar üzerinde malik sıfatiyle doğrudan doğruya tasarruf edebileceğinin ve gayrimenkul üzerindeki mülkiyet veya sair ayni hakların sermaye olarak konulması taahhüdünün ise bu hakların şirketin hükmi şahsiyet kazanmasiyle beraber tapu siciline tescil edilmesini gerektirmektedir. (Türk Ticaret Kanunu Madde 285) Türk Ticaret Kanunu’nun 140. maddesi uyarınca her ortak, usulüne göre tanzim ve imza edilmiş şirket sözleşmesinde koymayı taahhüt eylediğisermayeden dolayı şirkete karşı borçludur. Şirket, her ortağın sermaye koyma taahhüdünü yerine getirmesini talep ve dava edebileceği gibi ifada gecikme sebebiyle uğradığı zararın tazmininide isteyebilir. Sermaye koyma borcunu vaktinde yerine getirmeyen pay sahibi uyarıya gerek olmaksızın temerrüt faizi ödemekle mükelleftir. Ortaklık sıfatının kazanılması pay defterine yapılan kayıtla bağlantılıdır. Türk Ticaret Kanunu’nun 417. Maddesine göre şirkete karşı ancak pay defterine kayıtlı bulunan kimse, ortak sıfatına haizdir. Ancak pay sahipliğinin ispatı konusunda sadece pay defteri kayıtları yeterli değildir. Çünkü pay sahipliğinin doğuşu ve sağladıkları hakların kullanışı geçici ilmühaber(3) veya hisse senetlerinin çıkarılmış olmasına bağlı değildir. Şirket, ticaret siciline tescili ile tüzel kişilik kazandığı anda pay sahipliği sıfatı kazanılmış olur.Ortaklık payının ilmühaber ve/veya hisse senedi olarak temsil edilmesi sahibine bu payları kolaylıkla devretme, şirket ve üçüncü kişilere karşı pay sahipliği sıfatını ispat edebilme imkanıtanır. Pay sahiplerinin sermaye taahhütlerini artırma hususundaki kararın oy birliği ile alınması şarttır. (Türk Ticaret Kanunu Madde 388) Çünkü şirket ortakları taahhüd ettikleri sermayeden fazla ödemede bulunmaya zorlanamaz. Ayrıca tasfiye hükümleri hariç ortaklar sermaye olarak şirkete ödedikleri değerleri geri isteyemezler. Esas sözleşmenin değiştirilmesine müteallik genel kurul kararı şirket merkezi ve şubelerin bulunduğu yerin ticaret siciline tescil ve ilana tabi olan hususlar varsa ilan ettilir. Değiştirme kararı tescilden önce hüküm ifade etmez. Ticaret siciline tescil edilmiş hususlarda meydana gelen her türlü değişiklerin mutlaka tescil edilmesi gerekmektedir. Şirketlerin sermaye artırım işlemleri ve yasal prosedürünün zaman alması, nakit ihtiyacının giderilmesi, gelişen ve ekonomik şartlara bağlı olarak ortaya çıkan yatırım ve ticari fırsatların değerlendirilmesi, hızlı bir şekilde maliyetsiz bir kaynak girişinin sağlanması amacıyla sermaye artırım avansı kullanımları yaygınlaşmaya başlamıştır. Türk Ticaret Kanunu’nunda bu konuda her hangi bir düzenleme bulunmamakla birlikte yabancı sermayeli kuruluşlar için sermaye artırım avansı kullanmalarını sağlayan düzenlemeler yapılmıştır.