PESTEL analizi, işletmelerin yatırım yapacağıçevrenin yatırıma etkilerini ve bu süreçte başarılı olunup olunamayacağının değerlendirilmesindekullanılan stratejik planlama tekniklerinden birisidir. PESTEL'in açılımı, Political(Politik), Economic(Ekonomik), Social(Sosyal), Technological(Teknolojik), Environmental(Çevresel) ve Legal(Yasal)faktörlerdir.
Bu başlıklarımümkün olduğunca detaylandıracak olur isek;
Politik Faktörler: Hükümet politikaları, politik istikrar, yolsuzluk algısı,dış ticaret politikası, ticaret kısıtlamaları, vergi politikası, işçi haklarına ilişkin politikalar.
Ekonomik Faktörler: Ekonomik büyüme, faiz, enflasyon, işsizlik, vergi oranları, borçluluk düzeyi, gelir dağılımı, döviz kurunun seviyesi ve diğer tüm makroekonomik göstergelerdeki istikrar düzeyi.
Sosyal Faktörler:Nüfus artış hızı, yaş dağılımı, eğitim düzeyi, sağlık bilinci, toplumsal yaşam stili, kültürel engeller.
Teknolojik Faktörler:Teknoloji teşvikleri, innovasyon düzeyi, otomasyon düzeyi, ar-ge çalışmalarının düzeyi,teknoloji bilinci ve teknolojik değişime açıklık.
Çevresel Faktörler:Çevre politikaları, iklim değişikliği, sivil toplum örgütlerinin çevre konularındaki baskı düzeyi.
Hukuki Faktörler: İş hukuku, işçi sağlığı ve güvenliği hukuku, tüketiciyi koruma hukuku, marka ve patent hukuku, rekabet hukuku ve tahkim imkanı olarak detaylandırılabilir.
OECD Ülkelerinde Vergi Oranları
Özellikle uluslararası yatırımcıların yatırım kararı verirken en çok dikkate aldığı unsurların başında hiç şüphesiz ki ekonomik faktörler içerisinde yer alan vergi politikaları, mali düzenlemelerin basitliği & anlaşılabilirliği ve yürürlükte olan vergi oranlarının düzeyi gelmektedir.
Bu çerçevede; demokrasi, hukukun üstünlüğü ve piyasa ekonomisini benimsemiş OECD ülkelerinin kurumlar vergisi oranları incelendiğinde 2019 yılı ortalamasının % 21,8 olduğu görülmektedir.
Bilindiği üzere, bir ülkenin yabancı sermayeyi kendi ülkesine çekmek ve yatırım yapması için diğer ülkelere nazaran sağladığı vergi avantajları vergi rekabeti olarak nitelendirilmektedir.Birçok ülkede,yatırımcılara daha rekabetçi bir yatırım ortamı sunmak adına vergi oranlarını daha da aşağı çekiyor. Bu kapsamda en güncel örnek ise Amerika Birleşik Devletleri.Trump yönetimi 2018 yılından geçerli olmak üzere yürürlükteki kurumlar vergisi oranını % 35’ ten % 21’e çekmişti.
Türkiye ise, bu önemli adımı çok daha önce 2006 yılında atmış ve o dönemki kurumlar vergisi oranını % 30’ dan % 20’ye düşürmüştü. Ancak son dönemdeki global ekonomik dalgalanmalar ve bütçe dengeleri doğrultusunda kısmen de olsa geri adım atarak 2018-2020 dönemi için geçerli olmak üzere kurumlar vergisi oranını % 20’ den % 22’ye yükseltmek zorunda kaldı.