TARİH ARALIĞI

Başlangıç Tarihi
Seç
Bitiş Tarihi
Seç

ARANACAK KRİTER

Kriter Seçin
Makale Başlığında

ARANACAK KELİME

Örnek “vergi mevzuatı”

23.09.2020

ŞİRKETLERE HEDGİNG (FİNANSAL KORUNMA) YAPMA ZORUNLULUĞU GETİRİLMELİ !

ŞİRKETLERE HEDGİNG (FİNANSAL KORUNMA) YAPMA ZORUNLULUĞU GETİRİLMELİ !

Malumunuz BDDK en son düzenlemesi ile, toplam kredisi (nakdi ve gayri nakdi toplamı) 500 milyon TL'yi aşan şirketlerin kredi kullanabilmesi için Kurulca yetkilendirilmiş bir derecelendirme kuruluşundan 30 Haziran 2021'e kadar derecelendirme notu alma zorunluluğu getirdi.

Son derece yerinde ve faydalı olacağını düşündüğümüz bu uygulama ile mali şeffaflığın ve finansal yönetim kalitesinin artırılması, kurumsal yönetim standartlarının yükseltilmesi, derecelendirme faaliyetlerinin yaygınlaştırılarak riskin doğru ölçülmesi amaçlanıyor.

Finansal Korunma (Hedging) ZorunluluğudaOlmalımı ?

Madem amaç ülke çapında finansal riski daha yönetilir kılmak, borçlanmayla ilgili derecelendirmegibi kurallar getirmek çözümlerden birisi olmakla birlikte kişisel kanaatimize göre piyasa koşullarına en uygun çözüm belli miktarın üzerinde yabancı para yükümlülüğü altına giren firmalara borçlanma sınırının yanı sıra alternatif bir çözüm olarak belli büyüklüğün üzerindeki şirketleretürev ürün kullanma &hedging (finansal korunma) yapma zorunluluğunu getirmektir.

Malumunuz şirketleri etkileyen çok sayıda risk olmakla birlikte, öncelikli olarak bunların başında finansal risk gelmekte ve bünyesinde döviz kuru riski, faiz oranı riski, likidite riskini barındırmaktadır.

Sermaye hareketlerinin serbest olduğu Türkiye gibi ekonomilerde hem faiz hem de döviz kuru aynı anda kontrol edilemediğinden (ekonomi literatüründe üçlü açmaz diye tanımlanır) merkez bankaları para politikası faizini kontrol etmekte ancak döviz kurunu ise serbest bırakmak zorunda kalmaktadır.

Eğer birde Türkiye gibi sürekli cari açık veren bir ülke iseniz ve üstüne bir de yurt içi enflasyon oranınız da yüksek ise dövizin serbest bırakılması, eninde sonunda ülkenizin parasının orta ve uzun vadede değer kaybedeceği anlamına gelmektedir. Türkiye’de kur riskinin temel nedeni de budur. 

Nitekim TCMB’nin enflasyon hedefi olan %5 oranına en son 2011 yıl sonunda yaklaşılabildiğimiz ve uzun zamandır cari açık vermeye devam ettiğimiz bu son yıllarda, TL ise yılbaşından bugüne dolar karşısında %20oranında değer kaybederken son 3 yıldaki aşınma %54, son 5 yıldaki aşınma ise %60 mertebesinde gerçekleşmiştir.

Türkiye’de Türev Ürün Kullanımı Ne Düzeyde?

Bilindiği üzere, belli miktarda bir mal veya kıymetin ve bunların karşılığı olan paranın işlemin ardından takas gününe el değiştirdiği piyasalar spot piyasalar iken, ilerideki bir tarihte teslimatı veya nakit uzlaşması yapılmak üzere herhangi bir malın veya finansal aracın, bugünden alım satımının yapıldığı piyasalar ise türev piyasalardır.

Türev piyasalar ise, forward, vadeli işlem (futures), opsiyon ve swap gibi finansal ürünlerin tamamını içermektedir.

Birçok politik ve ekonomik belirsizliklerin yaşandığı Dünyamızda, tüm küreselleşen ekonomilerde olduğu gibi ülkemizde bahsi geçen riskleri bünyesinde barındırmakta, bu risklerden korunmak için (hedging) türev ürünlere duyulan gereksinim de her geçen gün daha da artmaktadır.

Bankacılık Denetleme ve Düzenleme Kurulu (BDDK) verilerine göre, Türk Bankacılık Sektörünün Haziran 2020 sonu itibarıyla gerçekleştirdiği türev ürün alım ve satım tutarı hacmi ilk 6 ayda 1,7 TrilyonTL hacmine ulaşmış olup bu rakamTürkiye’nin 2019 yılı Gayri Safi Yurt İçi Hasılası (GSYH) olan 4,3 Trilyon TL’nin % 40’ına denk gelmektedir.

 

Yazının devamını okumak için tıklayınız.​