Gittikçe küreselleşen dünyada özellikle çok uluslu şirketlerin gelişmekte olan ülkelerdeki doğrudan yatırımları artmaktadır. Uluslararası ticarî ilişkilerin gelişmesine bağlı olarak çok uluslu şirketlerin ana merkezi ile diğer ülkelerdeki faaliyetlerini yönlendiren birimleri arasındaki ilişkiler de vergi hukukunun önemli bir inceleme alanı haline gelmiştir. Vergi hukuku ve vergi teorisi açısından kanunî ve iş merkezi yurt dışında bulunan yabancı şirketler tarafından yabancı sermaye mevzuatına göre Türkiye’de açılan şubeler ile ana merkez arasındaki borç-alacak ilişkileri genel olarak cari hesap kullanılmak suretiyle yönetilmektedir. Ancak, uygulamada şube ve ana merkez arasındaki ticarî ilişkilerde ortaya çıkan alacakların tahsil edilememesi durumunda şubenin bu alacakları için V.U.K.’nun 323’üncü maddesine göre şüpheli alacak karşılığı ayırıp ayıramayacağı tartışma konusu olmaktadır. Bu makalemizde bu konuda açıklamalar yapılacak ve konu hakkındaki kişisel düşüncelerimize yer verilecektir.
In an increasingly globalized world, the direct investments of multinational companies in developing countries are increasing. The relations between the headquarters of multinational corporations and the units that direct their activities in other countries, depending on the development of international commercial relations, have also become an important area of study of tax law. Tax law and legal terms of tax theory and business center by the foreign investment legislation by foreign companies located abroad debtor-creditor relations between Turkey opened branches with the main centers are generally managed by using the current account. However, in practice, if the receivables arising from the commercial relations between the branch and the headquarters cannot be collected, it is a matter of controversy whether the branch can allocate a doubtful receivable provision according to the article 323 of this article. In this article, explanations will be made and personal thoughts about the subject will be included.